Marx


Rıza AYDIN

“… Marx’ın üslubu gerçekten Marx’ın kendisidir. Olabilecek en büyük içeriği olabileceği kadar az yere sıkıştırmaya çalışmakla suçlanmıştır, ama Marx işte budur.

Marx arı ve duru anlatıma olağanüstü değer verirdi ve her gün okuduğu Gothe, Lessing, Shakespeare, Dante ve Cervantes’i en büyük ustalar olarak seçmişti. Dilinin arılığı ile doğruluğu için titiz bir merak gösterirdi.

Marx kesinlikle arılıktan yanaydı – çoğu zaman tam yerinde deyim bulmak için uzun uzun düşünürdü. Gereksiz yabancı kelimelerden nefret ederdi; kendisi de yabancı kelimeleri sık kullanırdı belki -konunun gerektirmediği yerlerde- ama yurt dışında özellikle İngiltere’de, ne kadar uzun kaldığı unutulmamalıdır bu konuda. Hayatının üçte ikisi yurt dışında geçen, gene de Alman diline çok emek veren ve Alman dilinin en büyük ustalarından ve yaratıcılarından olan Marx’da özgün, gerçek Alman kelime şekillenmeleri ve kelime kuruluşlarının tükenmez bir zenginliğini buluruz. …

… Çoğu zaman bir türkü tuttururduk, ama politik şarkıları pek söylemezdik, daha çok halk türküsü, özellikle duygulu türküler ve – masal değil bu – ‘Anayurt’ dan ‘yurtseverlik’ türküleri söylerdik.”

Wilhelm Liebknecht böyle anlatmış Marx’ı. Bunları okuyunca ben kendi üstadım olan Demir’i düşündüm, bence o sadelikten yana değil dedim içimden kendi kendime.

Marx’ın damadı, meşhur Paul Lafargue ise Marx için, “Marx bütün ana Avrupa dillerini okuyabilir üç dilde (Almanca, Fransızca, İngilizce) yazabilirdi; bu dilleri bilen herkes yazışındaki ustalığa hayran oluyordu. Şöyle derdi, ‘Yabancı bir dil, hayat kavgasında bir silahtır.’ …”

Marx’a en sevdiğiniz erdem diye sormuşlar: “Sadelik” diye cevap vermiş; iyi mi?

“Hoş gördüğünüz, en kolay kötü huy” diye sormuşlar, “Çabuk kanmak” demiş. Beni de herkes kandırabilir derim, çabuk kanarım. Dileyen herkesin beni bir defa kandırma hakkı olsun diye düşünürüm.

En nefret ettiğiniz kötü huy diye sormuşlar: uşaklık diye cevap vermiş.

En sevdiniz iş diye sormuşlar: kitap kurdu olmak demiş.

En sevdiğiniz söz – “Nihil humanum a me ailenum pute”

(İnsani olan hiçbir şey bana yabancı değildir). Buraya şu bilgimi de ekleyim, bu söz, bu tabir Yunanlı bir filozofa ait meşhur bir sözmüş ama çoğu yerde Marx’ın sözü gibi söylenir.

“En sevdiğiniz huyunuz” diye sormuşlar: “her şeyden şüphelen” diye cevap vermiş.

Şimdi bütün bunlarda nereden çıktı diyeceksiniz? Sormayın.

Marx’ın şu sözünü bir yerde yazmışım onu nereden yazdığımı arıyordum, bunları gözüme takıldı. “İnsanlar kendi geleceklerini kendileri özgürce kurarlarken geçmişin ruhu ayaklarına böyle bağ oluyor”. Bu alıntıları Murat Belge’nin çevirdiği 1971 de Birikim Yayınlarınca yayımlanan “Sanat ve Edebiyat Üzerine” adlı kitaptan aktardım.

Zaman zaman Marx’a kaçamak yapmak bana iyi geliyor. Marx ile Plehanov’u çok severim tabi Hayyam ile Nazım’ın, Yunus’un, Kaygusuz’un yeri apayrı.

Yorum bırakın