CEM VAKFI HAKKINDA DÜŞÜNCELERİM


Sessizliğe karşı sessizlik: Kontra sessizlik

Rıza Aydın

Cem Vakfı hakkında ne düşündüğümü soran bir arkadaşa, düşüncemi kısacası şöyle izah ettim:“Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkez Vakfı” sözünün kısa yazılışı olan (CEM Vakfı), 1993’teki Sivas Katliamına bir tepki olarak yükselişe geçen Alevi hareketini kontrol altına almak için, o dönem Cumhurbaşkanı olan Demirel ile İzzettin Doğan’ın kararlaştırıp, devlet aklıyla kurulan bir vakıftır. CEM Vakfının kuruluş tarihi 27 Mart 1995. Cem Vakfını kurma kararını Demirel’in önerisi üzerine kurduğunu İzzettin hoca bir televizyon programında açıkladığı için, bunun bilinmeyen bir yanı yoktur.

Dünyanın her yerinde devletler halkın bilincini bulandırmak için, devrimcilerin yaptığı ya da halk içinde kendiliğinden gelişen olumlu gelişmelere benzer kurumlar kurar ya da onların yaptığı gibi eylemler yaparlar. Dünyada buna Kontra ya da kontra gerilla eylemleri denir. Dünyanın her yerinde devletler, kamuoyunu yanıltıp, kafaları karıştırmak için, böyle eylemler yaptırır, böyle dernekler, böylesi kurumlar kurdurur, görev verdiği kişilere devrimci kisvesi adı altında yazılar yazdırır; hatırlatsanız 15 Temmuz FETÖ Darbesinden sonra, Fetönün Alevilik kisvesi altında kurdurduğu kimi Derneklerin kapatıldığını, Fetöcüler adına Aleviler içinde çalışmalar yürüten Prof. Osman Eğri gibi kimi kişilerin yurt dışına kaçtığını gazeteler yazdı. Türkiye Cumhuriyetin geleneğinde böyle şeyler başından itibaren vardı. Mustafa Kemal’in de, 9 Eylül 1923 ‘de Cumhuriyet Halk Fıkrasını (CHP) Kurmadan üç yıl önce 18 Ekim 1929’de Komünist Fırkası adıyla bir Komünist parti kurdurduğu, bu partinin temsilcilerinin başlarına Kızıl Kalpaklar giyerek, Moskova’ya Lenin ile görüşmelere gittiği bilinir, Moskova’da görüşmeler yaptıkları bilinir. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti dünyaya örnek olacak kadar zengin tecrübeye sahiptir.İşte “Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi vakfı” adıyla kurulan Cem Vakfı’da dönemin Cumhurbaşkanı Demirel’in isteği ile İzzettin hocaya kurdurulan bir kurumdur; İzzettin Doğan bir televizyon programında Cem Vakfını kurmayı Demirel ile birlikte kararlaştırdıklarını söylediği için bu ayan beyan bilinen bir durumdur.Cem Vakfı, kuruluşundan itibaren, Aleviliği, Sünnilik gibi bir yapıya büründürüp, yani Alevi kurumlarını Diyanet işleri başkanlığı gibi bir yapıya büründürerek devletin güdümüne almaya çalışma çabasıdır. Öz olarak söylersek, Cem Vakfı, Alevi kurumlarının, Diyanet İşleri Başkanlığı içinde bir kurum olmasını, Alevilerin de böylece devlet tarafından yönetilmesini, böyle temsil edilip, Diyanete bağlı bir kurum olarak yönetilmesini istemektedir. Alevilerin içinden doğal olarak çıkmış, Hacı Bektaş Veli Kültür Dernekleri (yeni adıyla söylersek Alevi Kültür Dernekleri), Pir Sultan ABDAL Kültür Dernekleri dışında bir takım kişilere bağlı, kişilerin denetiminde kurulan derneklere ihtiyatlı yaklaşılmalıdır; vakti zamanında Fetöcülerin kurduğu, kurdurduğu pıtırak gibi biten Alevi derneklerini unutmamak gerekir. Mesela Cami Cem evi projesinin Fetö ile İzzettin Doğanın ortak projesi olduğunu herkes biliyor, bilmesi gerekir. Bu türden Derneklerin, oluşumların olmasını engellemek mümkün değil ama bunlardan uzak durulmalı, bunlar sürekli teşhir edilmeli, bunlardan uzak durmayı telkin etmek gerekir. Başka bir çare yok. Bütün bunların derdi, sureti haktan görülerek kafa karıştırmaya çalışmaktır. Bugün AKP ile MHP hükümetinin de kurdurduğu böylesi dernekler, böylesi yapılar olmuş olabilir, bunun için dikkat edip, bu yolda olanları uyarmak, aydınlatmak gerekir. Kimseyi kırıp dökmeden, bu yola girmiş canlarımızı, bu yanlışlara düşmüş kişileri aydınlatmak görevimiz olmalı. Aleviler gönül eridir, bütün bunları yaparken gönül kırmadan Alevilere has bir dil kullanılmalıdır; çünkü Alevi’nin özü böyle olmayı gerektirir. Unutmayalım ki, bu akımlara kapılan Alevi canlar bizim içimizden çıkmış, bir nedenle yanılıp, bu yola girmiş insanlardır. Bunları kırıp, hasım kamplar oluşturmadan bu arkadaşlarımızı uyarmaya çalışmalıyız. Bilmeliyiz ki, dünya kimseye baki değil, Kişilere bağlı olan bu kurumların önderleri bu dünyadan göçünce, bu kurumlar yaşamaz, buradaki Alevi kitle de doğruyu görüp, doğru yere gelir; bunun için kimsenin gönlünü kırıp, hasımlık yaratmamak gerekir. Toparlayarak kısaca söylemek gerekirse: CEM Vakfı, tarihsel olarak Devletin yönettiği Aleviliğe benzer, bunun tarihte örnekleri çoktur. Devletler böyle faaliyetler yaparlar, Türkiye Cumhuriyeti bu konuda çok daha fazla tecrübeye sahiptir, bunların bilinmesi gerekir. Kısacası toparlayıp söylersem, Cem Vakfı devletin Aleviler içindeki bir koludur, bozuk bir saatin, günde iki defa doğruyu gösterdiği gibi bazen iyi şeyler yapmış olsalar da onlardan uzak durulmalı, onlara ihtiyatlı yaklaşılmalıdır. Bunların misyonları, amaçları dostane bir dille dostlarımıza anlatılmalıdır. Bakın Fetö ile işbirliği yapan Fetönün bankasına para yatıranlar hakkında savcılar soruşturma açtı ama Fetönün cami Cem evi projesi hakkında hiçbir şey olmadı, olmasını da istemeyiz ama bunlar bilinsin yeter.

Yorum bırakın